Gönderen: Sevi Öztekin
İncir Kuşları’nda, 1992-1995 yılları arasında Bosna’da yaşanan acılar, bir piyano virtüözünün gözünden ve tamamen gerçeklere dayanılarak anlatılmaktadır.Fotoğrafta görülen piyano, Çanakkale Kent Müzesi’nde yer almakta olup 1880-85 yılları arasında Paris’te üretilmiştir. 1904 yılında Rum Kız Okulu olarak eğitime başlayıp Cumhuriyet’in ilanı ile İstiklal İlköğretim Okulu olan binanın eskiden müzikli-danslı toplantı ve balolarının yapıldığı salonunda kullanılmıştır.
11-12 yaşlarımdaydım. Burnumun dibinde yaşananlar zerre
kadar umurumda değildi. Hayat benim için yeni romanlar ve okuldaki
arkadaşlarımdan ibaretti.
Sonrasında da geri dönüp bakmadım hiç. Onca film çekildi,
onca roman yazıldı Bosna’da yaşananlarla ilgili. İzlemedim, okumadım; dram
sevmem, savaş hiç sevmem. Şarkılar vardı bağırarak söylediğim ama anlamını
düşünmediğim. İrdelemedim, hatta kederlenmedim. Sadece 20. Yüzyılda Avrupa’da, dünyanın şeklini belirleyerek ekonomik
çıkarları gözetmek yüzünden desteklenen bir katliam yapıldığını ve bunun
onların ayıbı olduğunu düşündüm, utanç duyması gerekenin hepimiz olduğunu
değil. Bildim ama hissetmedim. Gördüm ama dokunmadım.
Zaten ne zaman birileri bilmem nerede Müslümanlar öldürülüyor
dese, bende ters etki yapıyor. “İnsanlar öldürülüyor” yerine “Müslümanlar
öldürülüyor” denince, çıkar sağlamaya çalışan birileri var bu işten, diye
düşünüyorum.
Yirmi sene geçmiş üzerinden. Bir de kendimi okur-yazar, duyarlı
bir insan sanırdım. Kazayla öldürdüğüm böceğe ağlayan ben, nasıl olup da böyle
taş gibi soğuk ve katı kalmışım, aklım almıyor.
Bu büyük katliam ve bitmek bilmeyen acılar yüzünden ilk
gözyaşımı bu sabah döktüm.
Sinan Akyüz, İncir Kuşları’nda, gerçekten yaşanan bir
olaydan yola çıkarak olan biteni tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Her zamanki
gibi senelerce birlikte yaşamış toplumlar geçmişin kini alevlendirilerek birbirine
düşürülüyor, birileri alttan altta birilerini destekliyor, Birleşmiş Milletler
de katliama resmen destek veriyor. Parçalanan devletler, uzaktan yönetilen
ekonomiler, bol silah satışı. Bütün bunlar birilerinin çok işine geliyor.
Bunları artık küçücük çocuklar bile biliyor.
Ama işin bir de insani boyutu var. Ağrılı, acıyan, kanlı,
dokunabileceğin çürümüş bir yanı, iğrenç kokan pis bir yanı var. Belki de
bunları hissetsek (şu anda dünyanın dört bir yanında devam ediyorlar) deliririz
ve kendimizi böyle kapatmamız bir bakıma iyi.
Şu an Bosna-Hersek’e gitsem, biliyorum oradaki taşların bile
hala okşanmaya ihtiyacı var. 20 sene geçmiş ama insanların içindeki yara
kapanmamış, toprak hala ağlıyor, nehirler hala kanıyor. Sevgi ve şefkatle iyileşir mi belli değil, ama
yüreğimden taşan bu hislerden başka verebileceğim ne var…
…ve 20 sene önce yaptığımı hala yapıyorum, aynen devam
ediyorum. Bu gün dünyanın kaç noktasında benzer acılar yaşanıyor, belki de
çoğundan haberimiz yok. Her şeye ne kadar da sessiz, ne kadar da tepkisiziz.
Gerçi kendi ülkemizde olanlara bile tepki göstermeyen bir milletken, belki de
bunu söylemek komik olacak ama: medyanın bize verdikleriyle yetinmeden
olayların iç yüzünü araştırmak ve yaşanan böylesi zulümlere karşı bir güç
olarak devletçe ağırlığımızı koyması için hükümetimize talepte bulunmak
zorundayız. Bu söylediğim bütün ülkelerin vatandaşları için geçerli.
Şimdi bu yazının bir kitap yorumu haline dönüşmesi için tek
söyleyebileceğim: Sinan Akyüz öyle etkileyici yazmış ki, bir gecede okuduğum bu
kitaptan sonra, elime fotoğraf makinemi alıp, haberlerde izlemeye dayanamadığım
o sahneleri yerinde görüntüleyip bütün dünyaya duyurmak için dünyanın karışık
bölgelerine koşmak istiyorum…
Kitaptan alıntı yapmak istediğim, özet niteliğinde bir
bölüm, muhtemelen yine ağlayarak yazacağım:
“Sırplar yüreğimi
ateşe tuttular
Ben hiç yanmadım
Geceleri soyunup
koynuma girdiler
Ben hiç sevişmedim
Atalarıma küfürler
savurdular
Ben hiç duymadım
En sonunda beni hamile
bıraktılar
Ben hiç doğurmadım…”
Sırada kitapta sözü geçen Milcho Manchevski’nin Yağmurdan
Önce filmini izlemek var…
Sinan Akyüz, İncir Kuşları,
Alfa Yayıncılık, 2013, 328 sayfa
1 yorum:
Beni de çok etkileyen romanlardan bir tanesiydi..
http://kitapbocegim.blogspot.com/2013/02/incir-kuslar-sinan-akyuz.html
Yorum Gönder