22 Mart 2013 Cuma

İNCİR KUŞLARI / SİNAN AKYÜZ


Gönderen: Sevi Öztekin



İncir Kuşları’nda, 1992-1995 yılları arasında Bosna’da yaşanan acılar, bir piyano virtüözünün gözünden ve tamamen gerçeklere dayanılarak anlatılmaktadır.Fotoğrafta görülen piyano,  Çanakkale Kent Müzesi’nde yer almakta olup 1880-85 yılları arasında Paris’te üretilmiştir. 1904 yılında Rum Kız Okulu olarak eğitime başlayıp Cumhuriyet’in ilanı ile İstiklal İlköğretim Okulu olan binanın eskiden müzikli-danslı toplantı ve balolarının yapıldığı salonunda kullanılmıştır.


11-12 yaşlarımdaydım. Burnumun dibinde yaşananlar zerre kadar umurumda değildi. Hayat benim için yeni romanlar ve okuldaki arkadaşlarımdan ibaretti.
Sonrasında da geri dönüp bakmadım hiç. Onca film çekildi, onca roman yazıldı Bosna’da yaşananlarla ilgili. İzlemedim, okumadım; dram sevmem, savaş hiç sevmem. Şarkılar vardı bağırarak söylediğim ama anlamını düşünmediğim. İrdelemedim, hatta kederlenmedim. Sadece 20. Yüzyılda Avrupa’da,  dünyanın şeklini belirleyerek ekonomik çıkarları gözetmek yüzünden desteklenen bir katliam yapıldığını ve bunun onların ayıbı olduğunu düşündüm, utanç duyması gerekenin hepimiz olduğunu değil. Bildim ama hissetmedim. Gördüm ama dokunmadım.
Zaten ne zaman birileri bilmem nerede Müslümanlar öldürülüyor dese, bende ters etki yapıyor. “İnsanlar öldürülüyor” yerine “Müslümanlar öldürülüyor” denince, çıkar sağlamaya çalışan birileri var bu işten, diye düşünüyorum.
Yirmi sene geçmiş üzerinden. Bir de kendimi okur-yazar, duyarlı bir insan sanırdım. Kazayla öldürdüğüm böceğe ağlayan ben, nasıl olup da böyle taş gibi soğuk ve katı kalmışım, aklım almıyor.
Bu büyük katliam ve bitmek bilmeyen acılar yüzünden ilk gözyaşımı bu sabah döktüm.
Sinan Akyüz, İncir Kuşları’nda, gerçekten yaşanan bir olaydan yola çıkarak olan biteni tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Her zamanki gibi senelerce birlikte yaşamış toplumlar geçmişin kini alevlendirilerek birbirine düşürülüyor, birileri alttan altta birilerini destekliyor, Birleşmiş Milletler de katliama resmen destek veriyor. Parçalanan devletler, uzaktan yönetilen ekonomiler, bol silah satışı. Bütün bunlar birilerinin çok işine geliyor. Bunları artık küçücük çocuklar bile biliyor.
Ama işin bir de insani boyutu var. Ağrılı, acıyan, kanlı, dokunabileceğin çürümüş bir yanı, iğrenç kokan pis bir yanı var. Belki de bunları hissetsek (şu anda dünyanın dört bir yanında devam ediyorlar) deliririz ve kendimizi böyle kapatmamız bir bakıma iyi.
Şu an Bosna-Hersek’e gitsem, biliyorum oradaki taşların bile hala okşanmaya ihtiyacı var. 20 sene geçmiş ama insanların içindeki yara kapanmamış, toprak hala ağlıyor, nehirler hala kanıyor.  Sevgi ve şefkatle iyileşir mi belli değil, ama yüreğimden taşan bu hislerden başka verebileceğim ne var…
…ve 20 sene önce yaptığımı hala yapıyorum, aynen devam ediyorum. Bu gün dünyanın kaç noktasında benzer acılar yaşanıyor, belki de çoğundan haberimiz yok. Her şeye ne kadar da sessiz, ne kadar da tepkisiziz. Gerçi kendi ülkemizde olanlara bile tepki göstermeyen bir milletken, belki de bunu söylemek komik olacak ama: medyanın bize verdikleriyle yetinmeden olayların iç yüzünü araştırmak ve yaşanan böylesi zulümlere karşı bir güç olarak devletçe ağırlığımızı koyması için hükümetimize talepte bulunmak zorundayız. Bu söylediğim bütün ülkelerin vatandaşları için geçerli.
Şimdi bu yazının bir kitap yorumu haline dönüşmesi için tek söyleyebileceğim: Sinan Akyüz öyle etkileyici yazmış ki, bir gecede okuduğum bu kitaptan sonra, elime fotoğraf makinemi alıp, haberlerde izlemeye dayanamadığım o sahneleri yerinde görüntüleyip bütün dünyaya duyurmak için dünyanın karışık bölgelerine koşmak istiyorum…
Kitaptan alıntı yapmak istediğim, özet niteliğinde bir bölüm, muhtemelen yine ağlayarak yazacağım:
“Sırplar yüreğimi ateşe tuttular
Ben hiç yanmadım
Geceleri soyunup koynuma girdiler
Ben hiç sevişmedim
Atalarıma küfürler savurdular
Ben hiç duymadım
En sonunda beni hamile bıraktılar
Ben hiç doğurmadım…”
Sırada kitapta sözü geçen Milcho Manchevski’nin Yağmurdan Önce filmini izlemek var…


Sinan Akyüz, İncir Kuşları,
Alfa Yayıncılık, 2013, 328 sayfa


1 yorum:

Unknown dedi ki...

Beni de çok etkileyen romanlardan bir tanesiydi..

http://kitapbocegim.blogspot.com/2013/02/incir-kuslar-sinan-akyuz.html

HANGİ KİTABI ARAMIŞTINIZ?