31 Mayıs 2013 Cuma

AĞAÇLAR KİTABI/ADİL İZCİ


Gönderen: Leylak Dalı




Arka kapaktan:

"Daha yazacaklarım vardı. Karaağaçlar, mimozalar, iğdeler, akasyalar, incirler, atkestaneleri... Belki bunlardan başkaları da birdenbire dalını eğiverecek, eski bir evin bahçe kapısını açıp bekleyecekti... Durdum. Hem anımsamaktan ve acıdan, hem de onca uğraşmama karşın anımsayamamaktan yoruldum. Tüm bir hışırtı duyar gibiyim, başka bir rüzgâr esiveriyor. Bir de insanın kalbi buncasını taşıyamıyor. Diğer ağaçları da yazmamak, daha fazla acı çekmemek içindi."


"Eriğin çiçekli dalı
kendini kıran adama
uzatıyor kokusunu"

Chiyo-Ni


"sözünün içine çektin madem
madem aldın beni de rüyana
bu da benden, dalımdan bir hatıra;
ayrılığın gümüş bilgisidir o, al
helal-ü hoş olsun sana

git ve unutma
ha vardır benim dallarım şimdi
ha hatıra."

Birhan Keskin



"Kavak kesilirken 
bütün yapraklarıyla son kez
upuzundu havada
sonra devrildi
uzun süre titredi yaprakları
dalları seğirdi
tavuklar kaçıştılar
kiremit yaprağı sevmez
toprak damlar ıslanır ancak
fışkıran özsuyundan"

Oktay Rifat



"İnadına aşk,, inadına özgürlük, inadına yaprak...
Ağacın utandığı çığlığı şiir fısıldar"

Haydar Ergülen



Ağaçlar Kitabı/Adil İzci
Toroslu Kitaplığı/2004, 1.bası/112 sayfa 
Deneme




PINAR KÜR/BİR DELİ AĞAÇ

Gönderen:atalet


Bir Deli Ağaç

"Diyorlar ki, deli olan sensin, ağaç değil. Ağaçlı delirmez diyorlar. Oysa ben oturuyorum oturduğu yerde. Koşuyu tutturan o. Ben gece gündüz kalkmıyorum yerimden, kıpırdamıyorum bile. Yalnızca bakıyorum Hep bakıyorum. Soluklanan o. Çırpman Rüzgârlarla oynaşan, güneşe kollarını açan o. Arada uyukladığımda uzanıp camı tıklatan o. Deli olan Kötü günleri var."Yarım kalmış yaşamlar, çözülmemiş düğümler, geçmişlerine saplanıp kalmış kahramanlar... Yalnızlık ve hüznün ağır bastığı buruk aşk hikâyeleri üzerine yapılandırılmış Bir Deli Ağaç, okuru ister istemez kendi yaşamını sorgulama) itiyor. Yaşamın boşluğuna düşmemek için tutunduğumuz bir dal mıdır aşk?Usta yazar Pınar Kür'ün ilk öyküleriyle buluşturuyor bizleri bu kitap Damağımızda bıraktığı o eşsiz tatla iyi edebiyatın zamana karşı yenilmezliği) bir kez daha kanıtlıyor.

Pınar Kür Bir Deli Ağaç
11. Baskı: Ekim 2006
Sayfa: 190
Öykü

30 Mayıs 2013 Perşembe

ERENDİZ ATASÜ/YILLAR GEÇERKEN: HAYAT VE ROMAN

Gönderen: atalet



dağın öteki yüzü ile tanıdığım, her kitabıyla hayranlığımın artarak katlandığı bir yazar ve insan.. 
süren yaşam değişen yaşam biçimleri içinde hem eskiyi hem yeniyi yakalamayı bilen biri..

bu kez.. denemeleriyle elimde..
"yaşlılık başlangıcında bir kadın... Otuz yılı aşkın edebiyat emekçisi... Herşeyin toplumsal belleği silmek üzere el ele verdiği bu dönemde, tanık olduğu kimi çalkantıları, kimi hayati dönüşümleri anımsatıyor; bu olguların dikkatten kaçmasına, yaşam deneyimi razı gelmediği için... Hayatta, edebiyatın duyarlığıyla, edebiyata yaşanmışlığın bilinciyle bakıyor"
                                                                 kitap arkası tanıtım yazısı 

saptamalarındaki isabet.. 
neredeyse her cümlesini ezberleme arzusu verse de..
birini seçip ekliyorum buracığa.. 

"Osmanlı'nın yeni hayranlarının türediği günümüzde acaba Osmanlı'da pek yaygın olan mektepliyle mektepsizin birbirini anlayamadığı soytarı ortamın, Arapça ve Farsçanın yerine Amerikan İngilizcesinin geçtiği yeni bir çeşitlemesi mi yaratılmakta!"


Erendiz Atasü, Yıllar Geçerken: Hayat ve Roman
Everest Yayınları, 2013, 192 sayfa..

KİTABEVLERİ



Gönderen: Asortik Krep



 Kitabevleri güzeldir, kahve içilen kitabevleri daha da güzeldir...

Keçi Kitabevi/Fethiye



 

29 Mayıs 2013 Çarşamba

MR. GWYN/ALESSANDRO BARICCO



Gönderen: Selgin GB




Mr. Gwyn için  tereddütsüz kendine güvenli, duru karakterlerin akıcı, sade bir anlatımın içinde sağlam bir kurgunun çatısı altında bir tür rapsodisi diyebilirim. Daha ilk birkaç bölümde hikaye tarafından sarmalanan okur büyük bir huzurla kendini metne teslim ediyor.

Alessandro Baricco’nun Mr. Gwyn karakteri ile bir yazarın kitap bittikten sonra neden bir gölge haline dönüşmesi gerektiğini, Rebecca ile gerçek ve sadık okurun yerinin hiçbir şeyle değişilmez olduğunu, Came Town’lu cam ustası ve onun elyapımı Caterina de Medici ampulleri ile aslında herşeyin süresi planlanmış bir kurgusallığını, Su Geçirmez Eşarplı Kadın ile hepimizin hayatımızda alçakgönüllü, yol gösterici, öğretici bir bilgeye ihtiyacımız olduğunu ve aslında içimizden onu keşfedip çıkarabilirsek her şeyin ne kadar kolay ve olması gerektiği gibi akacağını anlatışındaki zerafeti bence her iyi okur tatmalı.

‘Yazar’ diye nitelenenlerin TV reklamlarında oyunculuk yaptığı, hafta sonu eklerinde çarşaf çarşaf röportajlarla aslında okurunun okuduğunda kitabını anlayacağını görmezden gelerek bir daha, bir daha ve bir daha bıkmadan usanmadan anlattığı  bir zaman ve coğrafyada  ‘kitap sevenler’ için keyifli bir okuma vaadeden bu kitabı tavsiye ediyorum.


Mr. Gwyn/Alessandro Barıcco
Can Yay./2013, 1. bası/176 sayfa
Çeviren: Şemsa Gezgin
Roman 



28 Mayıs 2013 Salı

DAN BROWN/CEHENNEM

Gönderen : atalet



sıcağı sıcağına,okunur okunmaz  yazılmış izlenim..
roman başlar başlamaz büyük bir hızlainsanı alıp sürüklüyor..
o güzel şehirden diğerine..
o soluk soluğa koşuşturmadan diğerine götürüyor insanı..
mitoloji ve tarihve mimari ve sanat bomardımanına tutuyor..
ama elinizden bırakıp.. gugl'anıma sormak bile gelmiyor içinizden..

Dan Brown bu işi iyi yapıyor..
çevirmenler iyi iş çıkarmış hiç bir eğretilik olmamış.. belki bir tek..
istanbul'da geçen bölümler insanı hayal kırıklığına uğratmıyor..
belki bir cümle..
ama o da bu şehirde yaşamayan ona aşık olmayan herkesin kurabileceği bir cümle..

günümüz insanının korkması gereken.. korktuğu.. hatta paranoyaklaştığı ve sonunda inkar ettiği.. konularda bir gerilim ve hatta bir çözüm yaratmış hayal dünyasında yazar..
ben zaten gerilim seven bir okur olarak..
çok keyifle okudum..
şimdi gugl'anımdan..
hızla geçtiğim bazı detayları sorgulatıp öğreneceğim..
kesinlikle beklentilerimi karşılayan bir Dan Brown romanı olmuş..

kitaptan bana kalan cümle..
"cehennemin en karanlık yerleri.. buhran zamanında tarafsız kalanlara ayrılmıştır" cümlesi oldu..

Cehennem, Dan Brown
Çeviri: Petek Demir, İpek Demir
Altın Kitaplar, 2013, 576 sayfa
Roman

27 Mayıs 2013 Pazartesi

OKUMA HALLERİ

Gönderen: atalet



DUL KADININ ÖYKÜSÜ/JOYCE CAROL OATES


Gönderen: Leylak Dalı



Carol Joyce Oates çok sayıda kitap yayınlamış ve bunların hatırı sayılır bir kısmı Türkçe'ye çevrilmiş tanınmış bir Amerikalı yazar. Yazarlığının yanısıra ülkesinde ve Kanada'daki üniversitelerde öğretim üyesi olarak da görev yapmış. Kitaplarının çoğunda gotik bir üslup kullanan ve Amerikan yaşam tarzı üzerine yazan yazarın dilimizde yayınlanan bazı eserleri şunlar: Küçük Cennet Kuşu, Güzel Bir Kız, Amerikan Damak Zevki, Kalp Koleksiyoncusu, Zombi vb.

"Dul Kadının Öyküsü" ise kurgu bir roman değil, yazarın kendi hayatının bir bölümünü anlattığı bir kitap. Eşinin hiç beklenmedik hastalığı ve bir hafta içinde ani ölümü sonrası dul bir kadın olarak yaşamaya alışma sürecini konu almış. Özellikle hastanede ve kocasının ölümünün hemen akabinde yaşadıklarını anlattığı bölümler çok etkileyici. İlerleyen sayfalarda yazarın dulluk sürecine alışmasının ne kadar zor olduğunu okuyorsunuz. Kendi kafamda ayakları yere sağlam basan, başarılı ve ekonomik anlamda bir sıkıntısı olmayan bir kadın olarak canlandırdığım Carol Joyce Oates'in bu derece bocalamasına şaşırdım diyebilirim hatta zaman zaman şımarıklık olarak bile nitelediğim oldu. Yine de acımasız bir yargıya varmak istemiyorum, insan bazı şeyleri yaşamadan, başına gelmeden bilemiyor. Carol Joyce Oates'i diğer kitaplarından tanıyorsanız bu kitabı okumak ilginç bir deneyim olabilir ama ilk kez okuyacaksanız başlamak için pek iyi bir seçim değil diyeceğim...


Dul Kadının Öyküsü/Carol Joyce Oates
Kırmızı Kedi Yay./2012, 1.bası/416 sayfa
Çeviren: Alev K.Bulut
Anı-Roman

24 Mayıs 2013 Cuma

DÜNYA KÜTÜPHANELERİNDEN

Gönderen : Asis




Amsterdam Rijksmuseum da kütüphane bölümü,dört kat ve dört tarafılı raflarda kitaplar.




23 Mayıs 2013 Perşembe

OKUMA HALLERİ



badana yapılırken okuma halleri..

YENİ GELENLER

Gönderen: Zeynep Adalı Özkum


hastanelerin derinliklerinde nelerin olduğu.. yaşandığını merak eder siviller..
kapalı kapılar ardında neler yaşanır..

bugün uzun yazasım var..
dün aksattım ya..
hem de kendi bloğuma değil.. buraya..
ne olsa emanete hıyanet ettim..

bu sabah işe geldiğimde..
danışmada bir d&r kolisi gördüm..
-kime geldi..??
-y.. beye..
biraz sonra..
cep telefonuma bu yukarıda eklediğim  fotoğraf düştü..
getirsene diye cevap yazdım hemen dedi kitapların sahibesi..
y beyin hesabı var.. herkes ona veriyor listesini.. bir seferde toplu alım yapıyorlar..

hani bazılarıkitabının içine adını yazar..
okumaya başladığı ya da bitirdiği tarihi not düşer ya..
z.. hanım.. not düşmüş..
z..
23.05.2013
y...ix

bu ne diye sordum..
biletix'ten yola çıkılarak bulunan takma adıymış.. d&r sınırlı sorumlusu y.. beyin..

bunlar z hanımın yığını..
hemen karıştırdım.. sonra y.. beyin listesindekiler de geldi..
yığındakilerin dördü benim listeme eklendi..
içlerinden birkaç sayfa okundu..
ordan başka kitaplara geçildi..

bugün hastanenin birinde kapalı kapıların arkasında.. kahve eşliğinde kitaplardan ve onları sevmekten doğan bir dostluk paylaşıldı..


21 Mayıs 2013 Salı

İMZA: KARIN/HAZ. BANU ÖZKAN TOZLUYURT


Gönderen: Leylak Dalı


 


"İmza: Kızın" ile başlayan bir üçlü projenin ikinci ayağı "İmza: Karın". Farklı sosyokültürel yapılardan gelen 100'ü aşkın kadının eşlerine, hayatlarında yer eden ya da edecek erkeklere yazdıkları mektuplardan oluşan bir derleme olan kitabın geliri "Sınır Tanımayan Ebeveynler Topluluğu (STET)"e bağışlanacak. Mektuplardan kimi ünlü kadınlardan eşlerine, kimi de ünlü eşlere yazılmış. Barış Manço, Berkant, Mehmet Ali Birand, Cem Karaca, Aykut Oray, Necip Hablemitoğlu mektup yazılan tanınmış erkeklerin, Ayşenil Şamlıoğlu, Ayşegül Uygurer, Berna Laçin, Çiçek Dilligil, Ayşe Erbulak, Gamze Gözalan, Parla Şenol mektup yazan ünlü kadınların bazıları. Halen hayatta olan eşlere yazılan mektuplar olduğu gibi bu dünyadan göç etmiş eşlere de seslenenler var. Kimi sevgisini dile getirirken kimi kahrını, kinini dökmüş satırlara. Okurken göz pınarlarında yaş oluşan mektuplar da var, dudaklarda gülücükler açtıranlar da. Hasılı kadınlar kocalarına içlerini dökmüşler. Kitap bir ekip işi olarak hayata geçerken amiral gemisinin dümeninde Banu Özkan Tozluyurt'u görüyoruz. Kadınlar kocalarına neler yazmışlar merak ediyorsanız alın okuyun "İmza: Karın"ı, böylece kadınlarımızın daha huzurlu, daha mutlu bir hayat yaşamaları için çaba gösteren faaliyetlerin çorbasına da bir tutam tuz atmış olacaksınız...


İmza: Karın/Haz. Banu Özkan Tozluyurt
Destek Yay./2013, 1. bası/344 sayfa
Mektup

 

20 Mayıs 2013 Pazartesi

CÜMLETEN İYİ YOLCULUKLAR/DERL. HAYDAR ERGÜLEN


Gönderen: Leylak Dalı


 


Geçen hafta çıktığım bir haftalık Marmaris-Datça yolculuğunda eşlik etti bana bu kitap. Garip bir adetim vardır, herhangi bir yere giderken duruma uygun kitaplar alırım yanıma; gittiğim şehri anlatan ya da yola çıkış sebebime benzer konular seçerim. Bu defaki amiyane deyimle "cuk oturdu". Haydar Ergülen'in derlediği ve 21 yazarın yazılarıyla katkıda bulunduğu kitapta yolculuklar-özellikle de otobüs yolculukları-konu alınmıştı ve birkaç tanesinde yolculuğun menzili benim menzilimle örtüşüyordu. Otobüs ya da otomobilde kitap okumak bulantıya sebep olur bünyede ama bu defa ön sırada oturmamın da etkisiyle midir, kitabın akıcı dilinden midir su gibi aktı gitti 100 sayfa yol boyunca, kalan sayfalar da gittiğim yerlerde ve dönüş yolunda tükendi. 

İçlerinde Ahmet Büke, Refik Durbaş Şükrü Erbaş, Ahmet Telli, Nalan Barbarosoğlu gibi tanınmış yazar ve şairlerin de bulunduğu 21 yazar kendilerinde iz bırakan bir ya da birkaç yol hikayesini anlatmışlar. Sade bir dille, adeta sohbet ediyormuş gibi sıcak bir anlatımla yazılmış bölümlerin çoğu. Bende en çok iz bırakan varış noktası Erzurum olan bir yolculuğu anlatan ilk yazı, Sıddık Akbayır'ın yazısı oldu. Son satırı okuduğumda ince bir hüzün kaplamıştı içimi.

Yol hikayelerini, seyahat yazılarını seviyorsanız bu kitabı da seveceksiniz. Bir kenarda bulundurun yolculuklarınıza eşlik etsin...



Cümleten İyi Yolculuklar/Derl. Haydar Ergülen
Kırmızı Kedi Yay./2012, 1. bası/280 sayfa
Seyahat günlüğü



17 Mayıs 2013 Cuma

KEMAL'İN TÜRKİYESİ

Gönderen: atalet


bir milli bayramımız yaklaşırken..
millet oluşumuzu inceleyen bu çok değerli kitabımı paylaşmanın vaktidir dedim..

La Turquie Kemaliste Kemal'in Türkiyesi Boyut Yayınlarının eserlerinden biri..


"133 YAZARLI ÇOK ÖZEL BİR KOLEKSİYON ESER!
Bugünün Bilgileri ile Kemal’in Türkiye’si
Erken Cumhuriyet Döneminin ‘kadroları’ neleri amaçladı, neler oldu, nasıl anlatıldı?
Yakın dönem Türkiye’sinin günümüz uzmanlarınca değerlendirildiği yıllar süren çalışmalar sonucunda hazırlanmış bir başvuru kaynağı.
Bugünün Bilgileriyle 
KEMAL'İN TÜRKİYE'Sİ
Araştırmacıları ve yazarlarıyla, Boyut'tan çok özel bir eser; Kemal'in Türkiye'si...
Kemal'in Türkiye'si, okuyucuları Türkiye Cumhuriyeti'nin gençlik yıllarına bir yolculuğa çıkarıyor. Erken Cumhuriyet Dönemi'ndeki "Yeni Türkiye"yi dünyaya tanıtan La Turquie Kamaliste dergisine ve "Genç Cumhuriyet"e; günümüz tarihçileri ve yazarları, bugünün Türkiye'sinden bakıyor. Orijinal fotoğraflar, kapaklar ve 1934-1948 yılları arasında yayınlanmış tüm fasiküllerin nadide tıpkıbasımlarının da yer aldığı bu kitap, aynı zamanda Cumhuriyet tarihine dair çok önemli bir belge niteliği de taşıyor. 
Bozkurt Güvenç, Murat Belge, Orhan Koloğlu, Altan Öymen, Ayşe Hür gibi önemli bilim insanları ve yazarların değerlendirmeleriyle zenginleşen eser, La Turquie Kamaliste dergisinde yer alan makaleleri Türk kimliği, eğitim, mimarlık ve ekonomiye dair alt başlıklarda, ayrıntılarıyla inceliyor.  
Ön kısmında araştırmacı ve yazarların incelemeleri, arka kısmında ise derginin eşsiz tıpkıbasım sayfaları ve La Turquie Kamaliste'i yaratan isimler hakkında bilgiler sunan 384 sayfalık bu kapsamlı eser,  okuyucularına isimlerine özel sertifikasıyla sunuluyor."

                                                               tanıtım yazısından..

inanılmaz güzel fotoğraflarla ve eski dergilerden derlenen sayfalar ve yazılarla belgelenmiş bir kitap..
benim kahve masamın üzerinde duruyor..
zaman zaman bunca ayrıntılı hayal etme.. düşünme.. gerçekleştirme dehasını beyninin hangi kıvrımında saklamış olduğunu hayranlıkla merak ettiğim kurucumuzun.. gerçekleşmesine ön ayak olduğu değişim ..  ve devrimlerin basında.. anı defterlerinde.. inceleme raporlarında yansıtılan hallerini okuyor.. bakıyorum.
Kemal'in Türkiyesi
Derleme


16 Mayıs 2013 Perşembe

GLENN MEADE/ KAR KURDU

Gönderen: Yüreğimin İklimi Bloğu

 


Ocak 1953. Soğuk Savaşın en gergin dönemi. Başkan Dwight Eisenhower, Stalinin akli dengesinin bozulmakta olduğu yolunda ürkütücü bilgiler alır. SSCBnin korkunç temizlik operasyonlarına yeniden başlayacağını ve dünyayı üçüncü bir savaşın eşiğine getirecek nükleer bomba programının tamamlanmakta olduğunu öğrenir. Böylece yemin töreninden yalnızca birkaç saat sonra, hiçbir Amerikan başkanının cüret edemeyeceği bir karar alacak ve Kar Kurdu operasyonunu onaylayacaktır. Karıkoca rolünde iki CIA ajanı Rusya'nın buzlu topraklarından geçerek Moskovaya gitmek ve dünyanın en güçlü adamını öldürmek zorundadır. Ne var ki, onlar daha Sovyet topraklarına ayak basmadan, KGB bu planı öğrenir. Artık iki CIA ajanı iki yönden gelen ölüm tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Birine hazırlıklıydılar, ama ya diğeri?

Anna ve Slanski'nin bu macerası, Binbaşı Lukin ile Moskova'daki maceraları ve ortaya çıkan sürpriz sonuçlar,
Anna kızı Saşa'ya kavuşacak mı, Slanski hedefine ulaşacak mı?
Lebel İrena'ya kavuşacak mı?

Tüm bu soruların cevapları kitapta...

Yazarın okuduğum 2. kitabı idi; seviyorum bu yazarı ve anlatımını.

Kitaptan altını çzdiğim satırlar için tıklayınız

Glenn Meade, Kar Kurdu
Orjinal Adı: Snow Wolf
Çeviren: Ali Cevat Akkoyunlu
Doğan Kitap, 2011, 661 sayfa
Roman, Polisiye


15 Mayıs 2013 Çarşamba

ÇARŞAMBA KİTAPLIĞI

Gönderen: Merve Kocabıyık




ben kitaplıkları.. kitapları ve kitaplıklara can veren.. sahiplerinin soluğunu üfleyen.. küçük nesneleri çok seviyorum.. =) ya siz??

ekleyen : atalet

ÇARŞAMBA KİTAPLIĞI


Gönderen: Asortik Krep



Fethiye Kayaköy Günay Garden kitaplığı





14 Mayıs 2013 Salı

OKUMA HALLERİ

Gönderen: Yüreğimin İklimi




AVİGNON BEŞLİSİ/ LAWRENCE DURELL

Gönderen: Selgin GB

 Fotoğraftaki kupayı arkadaşım kitabın peşine gittiğinde Avignon'dan getirmişti. İçindeki çay şimdilerde Danimarka'da olan o arkadaşımın sıcaklığını ellerime veriyor.



Lawrence Durrell’ı belki bilir tanır, belki bilir tanımaz, belki de bilmez tanımazsınız. Ben birincilerden yani şanslılardanım.
Lawrence Durrell İngiliz’dir ve diplomatik görevinden ötürü Ege – Akdeniz coğrafyasını iyi bilir(di). Belki de kendime yakın hissetmeme temel neden budur.
Aslında sizlere önce İskenderiye Dörtlüsü’nden bahsetmeliydim ama ben son okuduğumdan yana tercihimi kullandım.
Avignon Beşlisi’nde olaylar temelde Fransa’nın Avignon bölgesinde (bilmeyenlere not, bir dönem burası papalığın merkezi olmuştur) geçmekle birlikte Mısır, İngiltere ve İsviçre büyük yer kaplar. Beş kitap birbiriyle bağlantılıdır, zaman olarak II. Dünya Savaşı sonrası ele alınmaktadır. Durrell bazı karakterlerini başka karakterlerinin yansılmaları olarak kurgulamıştır. Durrell bu serinin ilkini 1974’de sonuncusunu ise 1985’de yayınlamıştır.
Seri ile  ilgili olarak ayrıntılı karakter analizleri çarpıcı olduğunu ve bunlarla birlikte kitabın bütününün psikiyatriye ara ara göz kırpıyor oluşunu vurgulamak önemli. Hatta öyle ki, ana karakterlerden Constance bir psikiyatrist ve kitaplardan birisinin temel dayanağı bir vaka sunumu olan dört dörtlük bir tıbbi makale.
Seriye dair bir anekdot; bir arkadaşım kitabı okurken kalkıp Fransa’ya gitmişti kitapta sözü geçen yerleri görmek için ve hatta akıl hastanesini de bulmuştu.
Son olarak bu seri  sadece Uykusuz Konsolos bölümü ve karakterlerden çingenelerin arasında yaşamını sürdürmeyi tercih eden Sabine’in izini sürmek için bile okunur, der ve giderim. Öyle yani..

13 Mayıs 2013 Pazartesi

GÖRSEL OLARAK KİTAP 15

Gönderen : atalet



insan ırkı olarak en büyük gücümüz.. farklılıkları farketmektir..
en büyük zayıflığımız ise.. o farklılıkları kucaklayamamak..
                                                        Judith Henderson

iki eski kitap..
kütüphanemi renklendiriyorlar..
ortak özellikleri turuncu ciltleri..
üstteki.. pas d'orchidées pour miss blanchard..  bir dedektif romanı..
alttaki.. ingilizce gramer kitabı..
farklı ama benzer..

ÖZDEMİR ASAF/ SANA MEKTUPLAR, HALUK ORAL/ ŞİİR HİKAYELERİ

Gönderen :atalet




bugün iki şiir kitabı birden.. kısa tanıtımlar.. 

şiir seviyorsanız özdemir asaf'sız..
asaf'ı seviyorsanız bu kitapsız.. olmaz
ilk eşiyle yazışmaları..
ilk mektuplar baştan çıkarıcı diğerleri.. sakinleştirici ..
genelde ben merkezci..

kızının dilinden dinlersek. 

"Çocukluğum, gençliğim bu mektuplarla geçti. Annemin çeyiz sandığında duran, mavi tafta kurdeleyle fiyonk yapılmış desteyi 1998 yılının Haziran ayında istediğimde ne yapacağımı bilmiyordum. İlkokula gittiğim günlerde babamın “Mektup, zarfın üzerinde ismi yazanındır, başkası açıp okuyamaz” sözleri aklımdan hiç çıkmamıştı. Mektupları ilk annemin okuduğunun verdiği cesaretle bir mektup aldım. Uzun zaman açılmadığı için zarflar birbirine yapışmıştı. 25 Eylül 1944 yılında yazdığı bu aşk mektubunda uzun uzun Narsizm’i anlatıyordu. Yazı dili, yazdığı konu, anlatımı beni etkiledi. Mektupların hepsini kaydetmeye başladımMektupların tamamını okuyunca, kitap olarak yayımlanabileceğini düşünerek yazdığı fikrine kapıldım. Zaten kitaba adını da vermiş. “Sana Mektuplar”. İlk düzeltmelere başladığım zaman babamın anneme olan duygularının değiştiğini gördüm. Bu değişiklikten dolayı kitabı üç bölümde değerlendirdim. İlk bölüm Aşk Mektupları - Ben’i Sana Anlatma, ikinci bölüm Evlilik Mektupları - İkinci Ben’le Ben’i Sana Anlatma, üçüncü bölüm Ayrılık Mektupları - Sen’i Sana Anlatma’dır."  
                  Seda Arun


Haluk Oral'ın Şiir Hikayeleri kitabına gelince.. o da.. meraklı şiir okuruna yönelik muhteşem bir kitap..

Özdemir Asaf’ın Lavinia’sı kimdi? Nâzım Hikmet’in Kurtuluş Savaşı Destanı’nın geçirdiği değişiklikler… Ahmed Arif ve tek kitabı olarak 60 baskı yapan Hasretinden Prangalar Eskittim… Melih Cevdet Anday’ın Tohum’u ilk nerede yayınlandı? Orhan Veli’nin divan çeşnisinde bir şiiri olarak Efsane… Kaldırımlar ve Necip Fazıl’ın şair yaşamı…Orhan Veli’nin Sere Serpe uyuyan ilhamı… O Belde için bir sadeleştirme çalışması… Yahya Kemal’den Salim Rıza’ya bir rubai… ve Tutunamayanlar… Haluk Oral’ın kaleminden…
                                                                                     tanıtım yazısından
Haluk Oral 
Şiir Hikayeleri
Türkiye İş Bankası Yayınları, 2009, 175 sayfa
İnceleme

Özdemir ASAF
Sana Mektuplar
Doğan Kitap, Şubat 2010 , 196 sayfa
Anı, mektup




12 Mayıs 2013 Pazar

MAUREEN F. MC HUGH/ ANNELER VE ÖTEKİ CANAVARLAR


biliyorum biraz tuhafgörünüyor bu seçim..
ama editörlerden atalet.. zaten acaip olduğundan affola..

kitaplık kurtları anneler gününüzü kutlar..
 

10 Mayıs 2013 Cuma

SAHAF

Gönderen : Tayfun Kuşluoğlu


bizler ki.. sahipsiz birer hatırayız.. der gibiler..

RUHUMU ÖPMEYİ UNUTTUN/İNCİ ARAL


Gönderen: Coraline


 


İnci Aral'a olan sevgi ve hayranlığımın boyutlarını çok yazdım daha önce. Bir detay daha eklemem gerekirse, onun yazdığı öykülerden sonra bir süre hiçbir öykü tat vermiyor. Bu öykülere ilişkin en önemli notum ise, kokuları bile öyle tasvir ediyor ki her bir öyküde yer verilmiş kokuları burnumda hissederek okudum, o kadar da güzel yazarsın İnci Aral. Yazılı materyalde kokuyu burnuma getiren tek yazarsın galiba.
 
 
 
Ruhumu Öpmeyi Unuttun/İnci aral
Turkuaz Kitap, 2009, 1. bası/168 sayfa
Öykü
 
 
 

KİTABEVLERİ


Gönderen: Asis




İsviçre Solothurn'da 3 katlı bir kitabevinin arka girişi



9 Mayıs 2013 Perşembe

GÖRSEL OLARAK KİTAP 14

Gönderen : atalet


artık sohbeti keyif vermeyen dostları terketmediğiz gibi.. artık okumadığımız eski kitaplarımızı da terketmemeliyiz..Bernard M. Baruch

SAHAF

Gönderen: atalet


galatasaray sahaflar pasajı

annem erkek kardeşimle  bizi her istediğimizi almamız için kitapçılara götürürdü.. her zaman ikinci el satan kitapçılara giderdik.. ben korku kitaplarını severdim..A Amenabar


8 Mayıs 2013 Çarşamba

ÇARŞAMBA KİTAPLIĞI


Gönderen: Asis




İsviçre Solothurn kendinde açıkhava kitaplığı

 

ÇARŞAMBA.. KİTABEVİ..


evet nerden çıktı bu dizi bozan fotoğraf derseniz..
efenim roma'nın panteonuna komşu nefis bir kitabevi ve kağıt ve kırtasiye dükkanıdır kendisi.. 
dikkatle bakarsanız ataleti içerde görebilirsiniz..
dikkatle bakarsanız azcık kızgın sanki.. azcık sitemkar..
nerde okurlarımızın kitaplık fotoğrafları der gibi..
<
haydi bakalım çarşambaları iptal etmememiz için sizlerden gelen fotoğraflara gerek var..
katılımlarınızı bekliyoruz.. 


7 Mayıs 2013 Salı

MAYA'NIN GÜNLÜĞÜ/ISABEL ALLENDE


Gönderen: Leylak Dalı



Isabel Allende ile tanışmam 90'lı yılların başında, kitap zevki konusunda çok uyuştuğum bir arkadaşımın "Bak bu şahane bir kitap, okuman lazım" diyerek elime tutuşturduğu "Ruhlar Evi" ile oldu. Her bir satırını "bitmesin" diyerek okuduğum romanın son sayfasını çevirdiğimde Isabel Allende ile birlikte Esteban Trueba'nın ailesi; Rosa, Clara, Blanca, Ferula ve dünyanın en vefalı genelev patronu Transito Soto bir daha çıkmamacasına hayatıma gireceklerdi. Tadını almıştım bir kere, "Ruhlar Evi"ni "Eva Luna", "Eva Luna Anlatıyor", "Aşktan ve Gölgeden" ve "Sonsuz Düzen" izledi. Yeni kitabı çıkmış diye çok sevinerek aldığım "Paula"da yazarın çocukluğunu, ilk gençliğini, akrabası olan ve askeri bir darbe sonucu devrilip hayatına son verilen Şili devlet başkanı Salvador Allende'yi, kızı Paula'nın hastalığını ve ölümünü okuyup hüzne boğulacaktım. Kitaplarında kimi zaman mistik bir aleme sürükleyen, kitabına ismini verdiği gibi ruhların evine konuk eden, hareket eden eşyalar, torununun hayatını kurtaran ölmüş dedeler, evin bireyi olmuş hayaletler gibi gerçek dışı unsurları konuya dahil edip hiç şaşırtmayan yazar diğerlerinden biraz farklı kitabı "Afrodit"te afrodizyak yemekleri konu alacak, 2000'li yılların ilk kitabı "Kaderin Kızı" ve sonrasında "Sararmış Bir Fotoğraf" ile altın arayıcılığına ve Tao felsefesine yer verecektir. "Yüreğimdeki Ülkem" ise darbe sonrası ayrılmak zorunda kaldığı ülkesi Şili'ye adanmış bir kitaptır. 1500'lü yıllardan başlayarak Şili'nin kuruluşunu kaleme aldığı "Canım Sevgilim Ines" ile köleliği büyülü ve egzotik bir dille anlattığı "Denizin Altındaki Ada"dan sonra anılarının ikinci bölümünü yayınlar: "Günlerin Getirdiği". Kendi gerçek yaşam öyküsü olmasına rağmen bir masal tadında ve akıcılığında olan kitap yazarın eserlerinin eşsiz konularını nereden aldığını anlamak için bir anahtar gibi. Bu kitaplarının yanısıra "Canavarlar Kenti", "Altın Ejder Krallığı" ve "Pigmeler Ormanı" isimli bir ilk gençlik üçlemesi olan ve "Zorro"yu yeniden kaleme alan 71 yaşındaki yazardan dileğimiz daha pek çok kitabı biz okurlarına sunması.

Son kitabı "Maya'nın Günlüğü"ne gelince; eserlerinin pek çoğunda olduğu gibi bunda da koruyucu, kollayıcı bir büyükbaba, aynı koruyuculukta ama biraz otoriter bir büyükanne görüyoruz. Olaylar Torun Maya'nın başından geçiyor ve yaşadığı kötü deneyimlerden sonra Amerika'daki konforlu evinden Şili'deki ıssız bir adaya, hiç tanımadığı bir aile dostunun yanına sığınmak zorunda kalıyor. Hayat ona burada hiç tanımadığı sıcaklıkta insanlar ve hiç yaşamadığı tecrübeler sunuyor. Tıpkı diğerleri gibi çok güzel bir kitap bu, yalnız diğerlerinden biraz daha farklı. Doğaüstü güçler yine var olmakla birlikte konu biraz daha hayatın içinden, biraz daha gerçekçi ve biraz daha sert. Merak, heyecan, mizah, gerilim, hüzün, şaşkınlık içiçe geçip Maya'nın Günlüğü'nü oluşturmuş. Isabel Allende hayranları için değişik bir tat, yeni başlayacaklar içinse lezzetli bir yemek gibi. Mutlaka okuyun derim...

Not: Çevirinin olağanüstü olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim...


Maya'nın Günlüğü
Can Yay./2013, 1.bası/459 sayfa
İspanyolca aslından çeviren: İnci Kut
Roman


İSABEL ALLENDE/ MAYA'NIN GÜNLÜĞÜ


Gönderen : atalet




nedir.. ne değildir bilmeden satın alıp ilk bölümünde beni içine çekip .. 
kitabının sayfalarının arasında  kaybolduklarımdan biridir isabel allende'nin ruhlar evi isimli kitabı.. 
başımı kaldırdığımda.. etrafımdaki gerçek dünyaya yabancı gözlerle bakmama yol açacak kadar canlı  anlatımının etkisi altında kalmıştım....
sonrası geldi eva luna.. 
eva luna anlatıyor.. laura.. 
hepsi..külliyatındaki kitapların her biri aynı doygunluk hissi ile.. 
tamamlanmışlık duygusu ile bıraktı beni..

latin amerikanın  bilinmeyen şiddet ve terörünü..
uzak ve yakın tarihini..
gelenek ve hurafelerini..
kadının varoluş gücünü..
yakınlarına sahip çıkışındaki sorgusuz şefkatini..
yokluktan var etmedeki bereketini..
dayanışmasını.. kızkardeşlik ruhunu..
masalsı bir belgesel tadında ince ince dokuyabilen bu yazara hayranlığım giderek arttı.. arttı..

kimi yazarların bir tarzı vardır..
onun dışına çıktıklarında sizin eski yazarınız değildir artık..
benim için stephan king öyle olmuştur.. sis ile kesişen yolumuz..  kemik torbasından sonra.. ayrıldı..
kimi yazar ise o tarzı uzatır ve uzattıkça biraz daha abartır yazısındaki farkı sağlayan unsuru.. 
ve sonunda sıkılrsınız.. benim için paul coelho öyle olmuştur.. 
simyacı ile başlayan birlikteliğimiz.. portobello cadısından sonra yol ayrımına geldi..

allende'nin bu son kitabında tarzında bir değişiklik vardı var olmasına..
ama ağızda bıraktığı lezzette bir azalma olmamıştı..  karakterler günümüz insanı hatta ergeni olmasına..  dialoglar ve bazı çevre ve yaşam biçimlerinin tamamen 21. yüzyılın hatta son bir kaç yılın özelliklerine sahip olmasına rağmen.. yine uzakların.. bilinmezlerin  türküsünü söylüyordu inceden.. vefanın sevginin ve inanışın türküsünü..

kitap yanımda olmadığından tam olarak alıntılayamayacağım ama.. kabaca.. " onlar hayatın zor olduğunu biliyorlardı.. bu zorlukları anlatarak hayatın yükünün daha da artacağının farkındaydılar" cümlesini kıvırdım kulağından..

isabel allende aforizma derdi taşımayan.. öykünün bütününe yoğunlaşan bir yazar..
mutlaka okunmalı dediğim yazarlardan.. ve bu kitapta taze bir hava var..


6 Mayıs 2013 Pazartesi

TİRZA/ARNON GRUNBERG


Gönderen: SelginGB






Sanırım Tirza'yı ilk Yekta Kopan'ın blogundaki bir yazıda fark ettim. sonrasında internette bir iki dolanma ile Tirza’dan “21.yy’ın en iyi kitabı, gelecek doksan yılda daha iyisi zor yazılır,” “N’olur kimse okumasın, böyle bir kitabı sadece çok az insan bilsin,” gibisinden yorumlarla karşılaşınca iyice meraklandım, derhal edindim, fazla bekletmeden okudum.
Arka kapakta yazılanlar konuyu çok güzel özetliyor.
“Kitap editörü jörgen hofmeester, son derece sıkıcı bir burjuva varoluşu içinde yaşayan emeklilik yaşının eşiğinde bir amsterdamlıdır. Roman, canından çok sevdiği iki kızından küçük olanı tirza’nın mezuniyet partisi için suşi hazırladığı sahneyle açılır. Bir Dostoyevski romanında olduğu gibi görünüşte sakin başlayan şeyler engellenemez şekilde açılacak, tırmanacaktır. Okur yaklaşmakta olan kader’in ayak seslerini işitir.
Romanın sayfaları açıldıkça Hofmeester’ın sürprizsiz, sakin hayatının katmanları da belirsizliklere doğru açılır. Seneler önce, çocukluk aşkına kaçan karısı beklenmedik şekilde ortaya çıkar ve onun huzurlu, şık evini alaşağı eder. Gözbebeği Tirza’sı erkek arkadaşıyla Afrika’ya gideceğini bildirir. Üstelik delikanlı Faslı bir müslümandır. Hofmeester bu gence baktığında 11 eylül saldırısını düzenleyen Muhammet Atta’dan başka bir şey göremez.

Tirza 21.yy da Dostoyevski üslubuna yakın bir teknikle yazılmış, insanı dumur edecek kadar güzel bir yapıt. Böyle hissetmemin sebebi belki de klasiklere olan amansız tutkum olabilir. Anlatı boyunca sürekli Tolstoy’a ve Dostoyevski’ye göndermeler yüzünden de her sayfada biraz daha hikayenin içine çekilmiş olabilirim.
İyi romanların hepsinde bir kırılma noktası olur. Bu yazarın takdirine kalmıştır. Bazen ilk başta yersiniz yumruğu ve sonrasında sırf bu yumruğu hak etmiş olmak için okursunuz. Bazen tam ortada gelir. Ben Tirza’da kırılmanın nerede olduğuna değil, sonrasında anlatının hiç de öyle birşey olmamış gibi üç sayfa öncesinin ritmiyle devam edişine hayran kaldım.
Tirza, benim ilk onumda en üstlerde yerini aldı. Bakalım sizin kaç numaranız olacak?


Tirza/Arnon Grunberg
Alef Ya./2008, 1. bası/484 sayfa
Çeviren: Gül Özlen
Roman

 

3 Mayıs 2013 Cuma

1 Mayıs 2013 Çarşamba

ÇARŞAMBA KİTAPLIĞI


Gönderen: Kitap Sanatı





Merhabalar:)
ben kitap sanatı blogundan kitaplarımla olan dünyamı göndermek istedim:) Sıkışık da olsa yaşayan bir kitaplığım var çünkü her daim o kitapların yeri değişiyor sürekli evrim geçiriyor yani anlayacağınız benim kitaplığım yaşıyor:)
Bir de kitaplığıma sığdıramadığım başucu kitaplarımı ekledim.
 

 
 

HANGİ KİTABI ARAMIŞTINIZ?