Gönderen: Leylak Dalı
İtiraf edeyim Şubat ayında Antalya'da açılan kitap fuarına kadar Juli Zeh'in ne adını duymuş, ne de tek bir satırını okumuştum. Fuarda dolaşırken Metis Yayınları standında bir dizi kitabını görmüş ve tamamen merak saikiyle (biraz da kapağının güzelliğine ve Metis'in iyi kitaplar basma şöhretine dayanarak) Sessizliğin Gürültüsü'nü atmıştım alışveriş sepetine. Sonra da okunacak kitap kulesinin katlarından birine yerleştirmiştim, o da sabırla okunma sırasının gelmesini beklemişti. Ardarda okuduğum yerli polisiyelerden sonra yabancı bir yazarın daha ciddi bir kitabını okuma kıvamına geldiğimi düşününce elim Juli Zeh'e uzandı. İyi ki uzanmış. "Sessizliğin Gürültüsü"nü tam olarak kategorize etmek mümkün değil, alırken gezi kitabı olduğunu düşünmüştüm, okudukça Bosna savaşının hemen sonrasına canlı tanıklık eden ve kimi zaman öykü tadı veren bir anlatı olduğunu gördüm. Juli Zeh 1974, Bonn doğumlu, genç sayılacak bir yazar. Kitabın yazıldığı 2002 tarihinde çok daha genç olduğu düşünülürse böyle bir yolculuğa yanında bir de köpekle çıkabilecek gözüpekliğini takdir etmek gerek.
Halen Leipzig'de yaşayan yazar hukuk, Alman dili-edebiyatı ve insan hakları konularında eğitim almış. Bosna'daki savaşın sona ermesinden birkaç yıl sonra, henüz savaş yaraları tam anlamıyla sarılmadan köpeğiyle birlikte yola Bosna'ya doğru yola çıkıyor. Uzun ve maceralı, zaman zaman hüzünlü, kimi zaman tehlikeli bir yolculuk bu. Zagreb'de bindiği otobüste tanıştığı Dario aracılığı ile ilk durağı "Jajce" oluyor.
"Yumurta Kabuğu Şehri" ismini vererek anlattığı Jajce'den sonraki durağı Mostar. Henüz Neretva nehri üzerindeki eski köprü tamir edilmemiş, Mostar bir şantiye görünümünde. Juli Zeh ırmağın sularına bir renk bulmakta aciz kalıyor, yolculuk boyunca düşündüğü rengi seyahati sona ererken yakalıyor: "Suyun rengi yok."
Mostar'da iken Hun Dağı üzerindeki devasa haçı görmek üzere zorlu bir yolculuk yapıyor yazar, haç gerçekten devasa.
Yalnızca haçı görmekle yetinmeyip biraz aşağıda kırmızı ile işaretlenmiş noktaya pervasızca daldığında ise mayınlı arazide olduğunu farkediyor ve kaderin gülen yüzü sayesinde geldiği yoldan çıkmayı başarıyor.
Mostar'dan sonraki durak Saraybosna; Sniper Alley, Başçarşı, Oslobodenje binası, Müslüman mezarlıkları, yeni katedraller, kafada soru işaretleri çeşitli uluslararası kuruluşları da ziyaret ederek dönüp duruyor şehrin içinde Juli Zeh.
Sırada dehşet verici bir katliamın tanığı Srebrenica var ve herşey iç acıtıcı, ürkütücü:
Son durak Travnik'ten sonra uzun Bosna yolculuğu son buluyor, yazara yadigar kalan yolda aç-biilaç bulduğu ve "Son Küçük Zenci" olarak isimlendirerek yanına aldığı yavru köpek Olga ile cevabını bulamadığı şu sorular:
-Karpuzlar nerede yetişiyor?
-Neretva nehri ne kadar yeşil?
-Burada neden savaş çıktı?
-Kim kimden ne kadar nefret ediyor?
Sessizliğin Gürültüsü (Bosna'ya Yolculuk)/Juli Zeh
Metis Yay./2013, 1. bası/216 sayfa
Çeviren: Sevinç Altınçekiç
Gezi-anlatı
3 yorum:
Ah, işte okuyacağım kitap! Ben de Bosna gezisi sonrasında Bosna ile ilgili bir şeyler okumak istiyordum. Yazarın ismini duymuştum ama henüz bir kitabını okumadım.
Haber ederim okuyunca sevgili Leylak Dalı:)Çok teşekkürler paylaşım için.
Juli Zeh'le ilk tanışmam "Temize Havale" ile oldu. Sanırım bir yerlerde eleştirisini okumuştum. Kitaptan çok etkilendim. O gün bugündür herkese tavsiye ediyorum. Bence mutlaka okunmalı. Serbest Düşüş de fena değildi. Sessizliğn Gürültüsüne başladım ama bitiremedim, uygun zamanı bekliyor.
Farklı ve iyi bir yazar olduğu kesin.
Fotoğraflarla anlatımınız çok güzel olmuş.
Sevgiler,
bosna seyahatinden once mutlaka ıvo andric'in nefis romanı drina koprusunu okuyunuz.. 1500'li yıllardan itibaren bosna'da ozelinde visegrad kentinde yasananları goreceksiniz
Yorum Gönder