Gönderen: Sevi Öztekin
Kitabın konusu,
sadece günlük yazan son derece dakik bir gerçekçinin, içindeki hayalciyi ve
daha da iyisi kaleminden çıkanlarla gerçekliği değiştirebileceğini keşfetmesini
sağlayan olaylar zinciri, sonrasında da, dünyanın başına gelenler.
Yazar Doğu Yücel
de şöyle anlatıyor kitabının konusunu:
"Kitabın
çıkış noktası “yazdıklarımız gerçekleşebilir mi?” sorusuydu. Hatta
“yazdıklarımız gerçekleşiyor olabilir de biz fark etmiyor muyuz?” sorusu da
olabilir bu. Çünkü gerçekten de insanlık tarihine ve sanat tarihine baktığımız
zaman yazarların hayal ettiği birçok şeyin gerçekleştiğini görüyoruz. Jules
Verne’in Aya Seyahat kitabı buna çok sık örnek gösterilir. Ama mesela Martin
Luther King’in o meşhur “bir hayalim var” konuşmasını düşünelim, o hayalin
günümüzde, en azından belli bir çerçevede gerçekleştiğini görüyoruz. O bir
konuşma olabilir ama sonuçta o konuşmadan önce Luther King onu kaleme aldı.
Bunun dışında edebiyat ve özellikle de fantastik edebiyat yaşadığımız
gerçekliği her zaman eğip bükmüş, ona yeni bir çehre kazandırmıştır. Boris
Vian, Dostoyevski, Goethe okuyan birinin hayata daha önce baktığı gibi
bakmayacağı ortadadır. O kişinin hayata bakış açısı değiştiğinde hayatın
kendisi de biraz olsun değişmiş demektir. İşte tüm bu beyin fırtınasından
Varolmayanlar çıktı diyebilirim. Genç bir iş adamı bir gün babasından kalan
antika bir kalemle bir hikaye yazar ve ertesi gün gazetede o hikayenin bire bir
gerçekleştiğini okur. Bu gizemi çözmeye çalışırken kendisini dünyanın kaderini
elinde tutan bir komplonun parçası olarak bulacaktır…"
Hayal edilen ve
yazıya dökülen şeylerin gerçekleşme ihtimali üzerine yazılmış bir
dünya kitap ve bir o kadar film olsa da, bu kitabı diğerlerinden farklı ve
benim açımdan bir adım ileri götüren özellikleri sıralamak istiyorum:
1-Katman katman
ilerleyen hikayede, kahraman da biz de bir noktada neye inanacağımızı
şaşırıyoruz. Her sayfa bize farklı gerçeklikler açıyor. Kabul etmek gerekir
ki, 179. sayfaya kadar çok yavan ilerleyen bir ergen hikayesi gibi gözükürken,
bu sayfadan sonra sanki kalemi bir başka yazar alıyor ve şık bir kurgunun
içinde buluyoruz kendimizi.
2-Alıntı ve
göndermelerin bol oluşu, yormayan bir zenginlik katıyor. Yusuf Atılgan'dan
Edgar Allan Poe'ya, Edward Makaseller'den, efsane grup Pentagram'a çok fazla
tanıdık isim bir arada, onları görmek ve alıntıları okumak yüzümüze her
seferinde keyifli bir gülümseme yerleştiriyor.
3-İstanbul'un
çeşitli semtleri ve iyi bildiğimiz sokakları küçük değişikliklerle karşımıza
çıkıyor, kahramanla beraber Haşim İşcan Geçidi'nden bisiklet alıp Sirkeci'den
trene atlıyoruz. Şimdilik Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ni
gözetleyebileceğiniz bir Notos Oteli olmayabilir ama bilmem, hayal edildiğine
göre, silueti her an Zuhuratbaba sırtlarında yükselebilir...
4-Daha önce
sözünü ettiğim 179. sayfada "suare" yerine "matine"
sözcüğünün kullanılması hayal kırıklığı yaratıp kitabı fırlatıp atmamıza yol
açsa da, sakinleşmek için tatlı bir şeyler yedikten sonra ;) kitabı mutlaka
tekrar elimize almalıyız. Çünkü o cümleden sonra sanki gerçekten başka bir
yazar alıyor kalemi ele ve hikaye bir felsefe edinip boyut değiştiriyor. Kabul,
ara ara yine belden aşağı sığ cümleler geçse de, bunu takmıyor, yazarımızın ve
daha önemlisi baş kahramanımızın yaşının küçük oluşuna veriyoruz.
Kapak
tasarımının bana sıkıcı geldiğini belirtmek istiyorum. İnsanda merak uyandıran
bir tasarım değil. Sanırım göstermeyen gözlükleriyle hepsi birbirinin aynı,
şehir tipi sıkıcı insanlara gönderme yapılıyor ve kahramanımızın onların
arasından sıyrılması simgeleniyor. Y harfinden damlayan mürekkeple
kahramanımıza babasından geçen mürekkep renkli kan hatırlatılıyor, klişe ama
güzel. Bir de neden gerek görüldüyse: "Varolmayanlar"ın simgesi gibi
görünen büyük V harfi "V for Vendetta" filmini anımsatıyor .
Son olarak,
kitabın son derece sürükleyici olduğunu, 24 saatten kısa bir sürede okuduğumu
belirtmek istiyorum. Çabucak ve hiç sıkılmadan bir roman okumak isteyen
ama hafif aşk romanları ya da birbirinin kopyası polisiyeleri kendine
yakıştıramayanlara özellikle tavsiye ediyorum.
Bu kitabı bana
ödünç veren Beyaz Kitaplık’a teşekkür ediyorum.
Varolmayanlar/Doğu Yücel
Doğan Kitap/2011, 1.bası/440 sayfa
Roman
Doğan Kitap/2011, 1.bası/440 sayfa
Roman
5 yorum:
Asıl biz, bu mükemmel inceleme için teşekkür ediyoruz.
Vikitap yorumlarınızı görünce, mutlaka yorumlarını bloga yazmalı diye düşünüyordum. Burada görünce de çok sevindim :)
Beyaz Kitaplık kitaplığı her zaman emrinize amade :)
Yok canım, ne mükemmeli; hatta biraz önce okuyunca yaptığım hataları, düştüğüm tekrarları fark ettim...
Maksat çorbada tuzum olsun...
Çok teşekkür ederim; Beyaz Kitaplık'a yakın olmak ne büyük şans...
Bu arada; en kısa sürede geleceğiz, Ayaz diye çıldırıyorum ama sürekli bir şey çıkıyor...
Sevgiler...
Sevi Hanım,
Twittere attığım tanıtım twitini Doğu Yücel okumuş ve favorilerine eklemiş. Yazara ulaştınız yani :)
Kitap Kurtlarından Leylak
Bundan çıkan sonuç: Artık kitaplara yorum yazarken yazarı da okursa diyerek gerilinecek... :):)
Herkese ders olsun, öyle rahat rahat arkasından konuşmak kolay tabii, sonra yazar okuyunca "eyvah, ne yazmıştım ki?" oluyorsun...
Yazara not (ceketin düğmesi iliklenerekten):
"Hocam saygılar, elinize sağlık" :)
Yorum Gönder