Gönderen: Merve Kocabıyık
Zâhir kelime anlamı itibarı ile, bir zamanlar karşılaşılan
bir kişi veya düşüncenin, başka hiç bir şeye yer vermeyecek biçimde yavaş yavaş
bütün düşünceleri kaplamasıymış.
Bu kitapta da karısının bir gün aniden kendisini terketmesi
sonucu onu zâhirî ilan edip arayışa giren, bu süreçte hem evliliğini hem de
kendi iç dünyasını irdeleyen ünlü bir yazarın hikayesi anlatılıyor. Ben de bu
kitabı okurken bazen Paris’in ara sokaklarında dilencilerle, bazen lüks
davetlerde ünlü ve zengin insanlarla, bazen de Orta Asya steplerinde at
sırtında hissettim kendimi...
Başkalarının çizdiği sınırlarda tam da bizden beklendiği
gibi bir hayat sürmek, bu rehavete kapılmak, bu rahatlığa alışmak varken
düşünmeden, sorgulamadan... Kendimizi samimiyetsiz, tekdüze, kalıplara bağlı ve
etiketlenmiş insanlardan ve durumlardan uzak tutabilmek; yalın bir hayata
kaçmak; her şeyden uzaklaşmak mümkün mü? Serüvenli bir yolculuğa çıkmak ve o
esnada dostluk, sadakat, maneviyat kavramlarını sorgularken aşkı aramak, gerçek
aşka ulaşmak, “kendi”ne ulaşmak...
Kitap zaman zaman yavaş aksa da genel halini ve mesajını
sevdiğimi söyleyebilirim, son olarak kitapta beni etki altına alan bir söz:
“Güneşin, denizlerin, rüzgarların enerjisinden
yararlanabiliriz. Ancak insanoğlunun sevginin enerjisinden yararlanmayı
öğrendiği gün, ateşin keşfedildiği gün kadar önemli olacak.”
Zâhir/Paulo Coelho
Can Yay./2005/316 sayfa
Çeviren: Ayşegül Hatay
Roman
1 yorum:
zâhirin kelime anlamını ilk defa duydum, orjinalmiş gerçekten...
alıntı da ayrı bir harika, hoş kitap :)
Yorum Gönder