Gönderen: Leylak Dalı
Kahramanları
bize benzeyen kitapları seviyorum. Evimizde ne bangır bangır, ne de
alçak sesle Ferdi hiç çalmadı aslında, hatta Orhan Baba bile. Arabeski
dışlayan bir neslin ahfadıydık. Bizim radyolardan "Yurttan Sesler",
kasetçalarlardan kimi zaman Pop, kimi zaman Klasik Türk Müziği
yayılırdı. Lakin yine de kitaptaki öyküler o kadar bizdendi ki. "Çok Sıkılır Arkadaşı Ölen Çocuklar"daki Serkan'ın annesi üç aşağı-beş yukarı karşı apartmanımızdaki Nuran teyze, komşularsa sanki bizim komşulardı. "Bana Küstüler"deki iki arada bir derede kalmış delikanlı hali, "Her Kanser Erken Ölümdür"de kötü sonuç duymak üzere girilmiş doktor muayenehanesi ürküntüsü, "Bilye Hikmet"te çocuğun ölüm ve yılan karşısında duyduğu korku öylesine tanıdık. Yazarın "Kolları
bilezikten prangaya vurulmuş gibi şangırdayan, günleri günle, akşamları
televizyonla geçen, misafirliğe giderken terliğini götüren kadınların
kendilerinden başka herkesin dedikodusunu herkesle yapabilecekleri,
alevler içinde bir kazan" diye tanımladığı küçük bir kasabada-hatta büyük bir şehrin bir mahallesinde-hangimiz yaşamadık. "Ringo"da kahramanların arasına karışıveren kremalı bisküvi hangimizde şu duyguları uyandırmadı çocukken: "Kremalı
bisküviyse analarının pötibörün içine lokum sıkıştırıp sokağa saldığı
Kuran kursu arkadaşlarımıza karşı, önce ikiye bölüp kremasını
sıyırdığımız, ardından da özendire özendire yediğimiz bir sefahat
alemiydi o mahallede". Bu yaşa geldim, kremalı bisküviyi hala aynı şekilde yerim.
En hüzünle okudğum öykü oldu "Kadınlar Hep Olmadık Zamanlarda". Kaç yıl önce kaybettiğim ve hala çok özlediğim anneme yazılmış gibi hissettim: "Ama ben, haftanın yedi günü, en çok annemi özledim o zamanlardan bu zamanlara kadar. Anne ne güzel şey..."
Sözün
özü ben bu kitabı, bu kitabın doğallığını, sadeliğini, sıradan
hayatların hiç de sıradan olmayan bir şekilde anlatılmış öykülerini, o
naif kurgusunu çok sevdim. Alıp okuyun, eminim siz de kendinizden
birşeyler bulacak ve siz de seveceksiniz. Bu yazı "Hep Klinsmann'ın Yüzünden" öyküsünden bir cümleyle bitsin: "Herşeyin biteceği hakikatini aklına getirmeyebilecek kadar çocuk olmak ne büyük mutlulukmuş meğer."
Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde/Mahir Ünsal Eriş
İletişim Yayınları/2012/152 sayfa
Öykü
Not: Daha önce leylakdali.blogspot.com'da yayınlanmıştır...
3 yorum:
bu yazından çok etkilenmiştim ve sonra kitabı okuduğumda kitaptan da etkilenmiştim..
sıcacık insancacık bir kitap.. ben de tavsiye ediyorum ruh üşümesi olanlara.. insan sıcaklığı niyetine..
atalet..
En sevdiğim kitaplardan biri oldu, peşine Hisar'dan Hüseyin de takıldı sonra, kitap okumayı sevmeyenler bile bu kitaplardan sonra sevmeye başlar.
Bu kitabı almıştım, okunacaklar arasından göz kırpıyor;)
Yorum Gönder